TEZ11, akademik dünyanın prosedürel gereklerinden ve politik dünyanın baş döndürücü hızından azade kalacak bir “arayüz” olarak düşünüldü.
Kimselere değmeden, eleştirmeden, polemik yapmadan, en fazla giriş bölümündeki “name-dropping”lerle temas kurmayı öngören “yayın yap ya da yok ol” tertibi hepimizi akademik robotlara dönüştürdü. Üstelik, öyle anlaşılıyor ki çok da uzak olmayan bir gelecekte bu türden bir üretim yapay zeka ortamlarında -bizlere pek de ihtiyaç duyulmadan- yapılabiliyor olacak.
İçinde bulunduğumuz konjonktürün politik gündeminin hız ve yoğunluğu ise belirli bir vasat dâhilinde düşünmeye sevk ediyor. Bu gündemden –elbette- kopmayan ama gündemin “altındakini” deşmeyi, üstünü örttüğü mevzuları açığa çıkarmayı hedefleyen ortamlara ihtiyacımız var.
Bu minvalde temel arzumuz, TEZ11’in gündelik/haftalık “girdi koyma”, gündeme malzeme yetiştirme, “tık alma”, dipnot/referans verme gibi kaygılar olmaksızın üretimlerimizi paylaşabileceğimiz, tartışabileceğimiz, birbirimizi ve başkalarını –yeniden- kıyasıya eleştirebileceğimiz bir mecra olması.
”TEZ11″ birçoklarına klişe bir isim gelebilir. Biz öyle düşünmüyoruz. Bilgi üretiminin “objektif” olmadığını, değişim isteğinin ve pratiğinin bilgi üretimine içsel olduğunu düşünenler açısından daha iyisi üretilene kadar en iyisi –hâlâ- bu.